Yeni Başlayan Münazaracılar için Tavsiyeler

Standard

Herkese Merhaba,

Malumuzun üniversiteler yeni eğitim-öğretim dönemine başlayalı epey bir süre geçti. Bu süreçte münazara toplulukları da yeni üyelerine kavuştu ve çalışmalarına başladı. Turnuva sezonu da kısa süre içinde açılacak. Yaklaşık iki hafta sonra ODTÜ Çaylaklar, sonrasında ise Boğaziçi Çaylaklar Turnuvaları ile münazaraya yeni başlayan ve henüz yeterince tecrübesi olmayan arkadaşlar da kendilerini turnuva ortamında deneme ve geliştirme şansına erişecek. Oldukça uzun bir aranın ardından, içinde bulunduğumuz bu süreçten dolayı, münazaraya yeni başlayan arkadaşlara faydalı olabilecek bir şeyler karalamanın uygun olacağını düşündüm. Bu yazıda kendini geliştirmek isteyen arkadaşlar için naçizane birkaç tavsiyem olacak.

 

Her Şeyin Başı Merak

Münazarada çok çeşitli konulardan konuşuruz: Siyaset, ekonomi, uluslararası ilişkiler, eğitim, din, spor, hukuk… Listeyi hayata dair olan her şeyle uzatmak mümkün. Münazarada başarılı olabilmek için tüm bu konularda az çok fikir sahibi olmak önemli. Bilmediğiniz bir konuda birincilik almak için rakipleriniz kötü olmasını ummak zorundasınız. Ancak başarılı bir münazaracı olmak istiyorsanız işi şansa bırakmak pek de iyi fikir değil. Hemen hemen hepimizin maruz kaldığı mevcut formal eğitim sistemi içerisinde yetişen bir bireyin de, bu kadar çeşitli konuda fikir üretebilecek düzeyde olmasını beklemek zor. İşte bu noktada merak devreye giriyor.

Çoğu insan eğitimini aldığı alanın dışındaki bir konuda bilgi edinmeyi gereksiz ve zahmetli bir uğraş olarak görür. Ancak meraklı bir insansanız çok farklı konularda bilgi edinmek size kolay gelecektir. Kolaylığın ötesinde, meraklı insanlar için yeni şeyler öğrenmek bir ihtiyaçtır. Elbette merak duygusu sihirli değnek dokunmuşçasına bir anda elde edilen bir şey değil. Ancak bu duyguyu kamçılamanın yolları da var. Ben bu konudaki en önemli eşiğin “başlamak” olduğunu düşünüyorum. Bir kez merak edip, incelemeye ve araştırmaya başladığınızda kazandığınız ivme ile çok daha ileri noktalara gitmeniz mümkün. Bu nedenle başlamanızı kolaylaştıracak şeyler yapmanızda fayda var. Örneğin öncelikle ilginizi çeken konuları öğrenmeye çalışmak daha iyidir. İlginizi çeken şeyleri öğrenmeye çalışmanın yanında ilginizi çeken şekilde öğrenmeye çalışmak da iyi bir strateji olabilir. Örneğin II. Dünya Savaşı hakkında bir kitap okumak sizin için sıkıcı olabilir ama aynı konuda bir belgesel izlemekten büyük keyif alabilirsiniz.

 

Çok Okuyan mı Bilir, Daha Çok Okuyan mı?

Evrenin en önemli sırlarını açıkladığını iddia eden kişisel gelişim kitaplarını bir kenara bırakırsak, çok okumanın şimdiye kadar kimseye bir zararı görülmemiştir. Özellikle Hegel, Kant, Marx gibi filozof ve toplum bilimcilerin eserlerini okumak münazara kalitenize çok büyük katkılar yapacaktır. Ancak bir ön koşul olarak, okuduklarınızı analiz etme ve münazara formatına göre tekrar yorumlama becerisine sahip olmanız gerekir. Zira münazarada bir argümanı çok kısa süre içerisinde, mümkün olduğunca öze inerek anlatmanız beklenir. Örneğin, “Hükümet savunur ki, özel mülkiyet kaldırılmalıdır.” gibi bir konuda, John Locke’ın görüşlerinden uzun uzun bahsetmeniz size bir şey kazandırmayacaktır. Önemli olan John Locke’tan öğrendiklerinizi konsantre hale getirip, konuya da bağlayarak jüriye sunmaktır.

Okuma konusundaki en büyük güçlük, tahmin edeceğiniz üzere okumanın pek çok insan için sıkıcı bir aktivite olmasıdır. Bu zorluğu bir nebze aşmak için uzun okumalar yapmak yerine daha özet bilgiler sunan kaynaklara da yönelebilirsiniz. Zaten münazarada ihtiyaç duyduğunuz şey çoğunlukla derinlemesine değil “hap bilgiler”dir. Örneğin, merak ettiğiniz bir konuda Vikipedi’ye girip ilgili başlığı okumak çoğu kez yüzeysel de olsa bir fikir edinmenizi sağlar. Çeşitli dergi ve bloglardaki makaleleri takip etmek de oldukça faydalı olacaktır. Bunun yanında kısa belgesel ve sunumları izlemek de kolay ve eğlenceli bir bilgi edinme yöntemi olarak önünüzde yer alıyor. Örneğin “TED Talks” bunun için muhteşem bir kaynak, üstelik pek çok sunumun Türkçe altyazısı da mevcut. Yeterince İngilizceniz varsa çok şanslısınız, çünkü hap bilgi edinmek için ulaşabileceğiniz kaynak sayısı misliyle artacaktır. Eğer İngilizceniz yoksa, bir an önce öğrenmeye bakın. Son olarak, mutlaka günlük gazeteleri takip edin. Gündemde neler olup bittiğinden haberi olmayan bir münazaracı düşünülemez. Artık pek çok gazete tüm içeriğini İnternetten yayınlıyor. Her gün beğendiğiniz bir gazetenin İnternet sitesine girip önemli haberleri okumak emin olun tahmin ettiğinizden çok daha kolay ve faydalı.

 

…Yaparsam Öğrenirim

Uygulamaya dayalı her etkinlikte olduğu gibi münazarada da sadece okuyarak belirli bir seviyenin üstüne çıkmak mümkün değil. Münazaranızı geliştirmek istiyorsanız en iyi yol kesinlikle sürekli münazara yapmak. Bu bireysel çabanın yanında topluluk olarak çaba göstermeyi de gerektiriyor. Örneğin, Hacettepe Münazara Topluluğu’nda en başarılı olduğumuz dönemin, en sık çalışma yaptığımız dönem olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bazı zamanlar, haftada beş çalışma yaptığımız olurdu. Bununla birlikte sürekli münazara turnuvalarına katılmak da oldukça önemli. Kişisel kanaatim, kendinize gerçekten tecrübeli diyebilmeniz için en az 30 turnuvaya yarışmacı ya da jüri olarak katılmanız gerektiği yönünde.

Bireysel olarak –her ne kadar kulağa saçma gelse de- aynanın karşısına geçip kendi kendinize pratik yapmak, eski turnuvaların konularını inceleyip argüman çıkarmak, arkadaşlarınızla yaptığınız günlük tartışmalardan faydalanmaya çalışmak gibi yol ve yöntemler gelişiminizi destekleyici unsurlar olabilir.

 

Sabır ve Özgüven

Okuyun, araştırın, uygulayın… Tüm bunları söylemek kolay. Önemli olan hayata geçirebilmek. Bunun için de sabırlı olmak gerekiyor. Münazara doğası gereği hemen kavranabilen, öğrenilebilen bir etkinlik değil. Münazarada geçirdiği bir yılın sonunda gerçekten iyi münazara yapan kişi sayısı çok az. Eğer bu işe yeni başladıysanız ve maçlarda sürekli üç-beş dakika konuşup bunun da ciddi bir kısmında saçmalıyorsanız, bunun oldukça normal olduğunu bilin. Muhtemelen bir süre yarıştığınız turnuvalarda başarısız olacak, jürilerden sürekli kötü geribildirimler alacak ve yetersizlik duygusuna kapılacaksınız. Ancak yeterli sabrı gösterirseniz zaman içinde münazaranızın ve elde ettiğiniz başarıların yavaş yavaş iyiye evrildiğini görebilirsiniz.

Bu açıdan bakıldığında münazaranın, özgüven ve özyeterlilik konusunda bireyin kendiyle giriştiği bir mücadele olduğunu söylemek mümkün. Sürekli gelişim için özgüvenin optimum seviyede olmasına ihtiyaç var. Sahip olduğunuz özgüveni dışarı yansıtmanız da önemli. Kürsüde ezik bir şekilde durmakla, kendine inanan bir tavırla konuşma yapmak arasında emin olun çok fark var. Bununla birlikte aşırı özgüven de size çok şey kaybettirebilir. Bir münazaracının ilk senesinde bir turnuva kazanması, büyük bir başarı ve fırsat olmakla birlikte aynı zamanda da gelişimi açısından bir tehdit. “Ben artık bu işi biliyorum.” dediğiniz anda kendi gelişiminize ciddi bir sekte vuracağınızı kesinlikle unutmayın.

 

Velhasıl Kelam…

Münazara, bir insanın hayatı boyunca edinebileceği en güzel uğraşılardan biri. Bireysel gelişime yaptığı katkılar tartışılmaz. Ancak tüm bu katkıların bir bedeli var: emek. Eğer münazaradan faydalanmak ve başarılı olmak istiyorsanız, ona emek harcamak zorundasınız. Bu sürecin oldukça küçük adımlarla ilerlediğini belirtmek isterim. Ancak her bir adım önemli.

Herkese münazaradan keyif aldığı günler dilerim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.